Anasayfa

01-10-2021
Son gelişmeler, eleştirilere tahammülsüzlük ve 'eksen kayması'...
Yaşadığımız ve vatandaşı olduğumuz Yunanistan'da, Batı Trakya Türk Toplumu'na ve kurumlarına olan bakış açısını özetleyecek olursak; "tahammülsüzlük", "hoşgörüsüzlük", "hedef gösterme" ve "inkar" sözcüklerini kullanmak herhalde abartı olmaz.
1 Ekim 2021 Cuma

İsminde "Türk" kelimesi olan her şeyi, her kurumu "tu kaka" eden, azınlığımızın tarihi kurumlarının resmi statülerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen iade etmeyen, azınlığın uğradığı haksızlıklardan bahsedenleri "şeytanlaştıran" ve "hedef gösteren", "Türk azınlık" kelimesini duyar duymaz adeta havaya zıplayan ve bu konuda "inkarcılığı" bir devlet politikası yapan bir anlayış son yıllarda ve son dönemde iyice kök saldı.

Malum çevrelerin hedefinde olan Türk azınlık kurumlarından biri de hiç şüphesiz Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi. Merhum Dr. Sadık Ahmet tarafından kurulan ve Batı Trakya Türklerinin sesi olan bu parti, 2014 ve 2019 yılında katıldığı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı başarılı sonuçlarla azınlık insanının yaşadığı Rodop ve İskeçe illerinde birinci parti olmuş ve Batı Trakya Türk Toplumunun sorunlarını, taleplerini çeşitli platformlarda dile getiren siyasi bir hareket haline gelmiştir. DEB Partisi'nin azınlık hakları mücadelesinde gerekliliğini uzun uzun anlatmaya ve analiz etmeye zaten gerek yok.

"Türk azınlık" lafını, "hak gaspı" kavramını duymak dahi istemeyen, bunlara adeta alerjisi olan odaklar, DEB Partisi aleyhine her zaman bir algı oluşturmaya çalışmış ve çalışmaya da devam ediyor. Yaşadığımız ve vatandaşı olduğumuz ülke Yunanistan'daki demokratik "olgunluğun", biz azınlık insanlarını ve kurumlarını "hedef gösterme" küçüklüğünden bir gün kurtulacağına inanmak istiyoruz. Ancak azınlık o güne kadar bu anlayışa karşı mücadelesini sürdürmek durumundadır.

DEB Partisi geçtiğimiz günlerde 30. kuruluş yıl dönümünü kutladı. Kutlama etkinliğini Rodop ve İskeçe illerinin ortasında diyebileceğimiz Yassıköy'de yapmak istedi. Bu amaçla da Yassıköy Belediyesine başvurdu. Ancak gerekçelerini henüz bilmediğimiz nedenlerden dolayı Yassıköy Belediye Başkanı Önder Mümin, DEB Partisi'nin bu talebine olumlu cevap vermedi. Sonuçta DEB Partisi'nin kutlama etkinliği yani Edip Akbayram konseri Yassıköy'de değil, Rodop ilindeki iki azınlık belediyesinden biri olan Kozlukebir Belediyesine bağlı Sirkeli köyünde yapıldı.

Yassıköy Belediye Başkanı Önder Mümin'in DEB Partisi'nin talebine olumlu yanıt vermemesi Batı Trakya Türk Toplumu içinde adeta hayal kırıklığı yarattı. Hatta tepkilere neden oldu. Doğal olarak birçok kişi, aşırı milliyetçi çevreler tarafından sıkça hedef gösterilen DEB Partisi'ne reva görülen bu muameleyi içine sindiremedi. Olay, azınlık basınında geniş bir şekilde ele alındı. Aralarında DEB Partisi'nin de olduğu azınlık kurumları "malum" çevreler tarafından saldırılara, hedef göstermelere, "tu kaka" edilmelere maruz kalırken, azınlık insanı DEB Partisi'ne "sahip çıkılmadığı" izlenimine kapıldı.

Sonuçta DEB Partisi'nin 30. yıl etkinliği Sirkeli köyünde yapıldı. Sirkeli'deki konser için stadın DEB Partisi'ne tahsis edilmesinin "kanunsuz" ilan edilmesi de azınlık kurumlarını ve bu kurumların faaliyetlerini "yasa dışılıkla" eşdeğer gösterme gayretinden başka bir şey değildir.

Bu etkinlikten beş gün sonra da Yassıköy Belediyesi, DEB Partisi'ne tahsis etmediği statta "Barış Festivali" adı altında bir etkinlik düzenledi. Hiç şüphesiz Yassıköy Belediyesi'nin etkinliği, DEB Partisi'ne stadın verilmemesinin gölgesinde yapıldı. Azınlık kurumlarının neredeyse tamamı, birçok azınlık üyesi siyasetçi ve birçok soydaş, DEB Partisi'ne reva görülen muameleye bir anlamda tepki göstererek Yassıköy'deki etkinliğe katılmamayı tercih etti. Bu gerçek asla yadsınamaz.

Yassıköy'deki festivale katılanlar arasında KİNAL Partisi'nden milletvekili seçilen azınlık mensupları İlhan Ahmet ve Burhan Baran da yer aldı. Festivalden sonra azınlık basınında çıkan haber ve yorumlarda azınlık milletvekilleri bu tercihlerinden dolayı eleştirildiler. GÜNDEM Gazetesi olarak biz de basın ahlak kuralları çerçevesinde sayın milletvekillerimizi eleştirdik.

Ertesi gün Rodop milletvekili İlhan Ahmet'in, Çınar FM'e konuk olduğu programda yarım saati aşkın bir konuşma yaptığını gördük. Aynı gün içinde azınlık basınını oldukça sert bir şekilde eleştiren, hatta bazı noktalarda töhmet altında bırakan ifadelerine rastladık. Her şeyden önce "eleştiri"nin basının temel "hakkı" olduğunu ve hakaret olmadığı sürece de basının bu hakkını kullanma özgürlüğüne sahip olduğunu hatırlatmak isteriz. Sayın milletvekillerinin basın büroları aracılığıyla gönderdikleri her türlü açıklamayı, basın bültenini ve her türlü çalışmalarını sayfalarımıza ve internet sitelerimize taşıyan azınlık basını olarak yeri geldiğinde kendilerini eleştirme hakkına ve sorumluluğuna da sahip olduğumuzu bir kez daha HATIRLATMAK İSTERİZ. Hele hele azınlığı ilgilendiren hassas konularda!

Azınlık basınında çıkan ve kendilerini eleştiren bu yazılardan hemen sonra Rodop milletvekili sayın İlhan Ahmet'in azınlık kurumlarından BAKEŞ ve Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği'ni ziyaret etmesinin dikkatimizden kaçmadığını belirtmek isteriz. Bu hareketle aslında sayın milletvekili "azınlık çizgisinde" olduğunun altını çizme ihtiyacı duymuştur. Azınlık kamuoyunda yapılan yorum budur. Sayın İlhan Ahmet'in azınlık kurumlarını uzunca bir aradan sonra ziyaret ettiğini de hatırlatmak isteriz. Azınlık kurumlarına yaptığı ziyaretlerin sıklaşarak devam etmesi en büyük dileğimiz. Bekleyip göreceğiz.

Ha unutmadan notumuzu düşelim. Azınlık milletvekillerinin son yıllarda bir "eksen kayması" içinde olduğundan bahseden bir azınlık kamuoyu olduğunu tekrar hatırlatmak gerekir. Vekillerin icraatlarını ve söylemlerini derin ve uzunca bir şekilde analiz ederek yazabiliriz, ama küçük bir örnekle anlatmaya çalışalım. Eskiden sayın milletvekilleri kamuoyuna yönelik yazılı açıklamalara "Değerli soydaşlarım" veya "Kıymetli Batı Trakya Türkleri" şeklinde başlarken, son dönemde "soydaşlar" veya "Batı Trakya Türkleri" ifadelerini görmek hayal oldu. "Soydaşlar" gitti "Değerli halkım" geldi. Örnekleri çoğaltmak mümkün ama şimdilik bu kadarla yetinelim.

Son bir notumuz daha olacak. Siyasilerin icraatlarını değerlendirmek, eleştirmek basının asli görevleri arasındadır. Siyasetle uğraşanların bu konudaki tahammül sınırlarının da esnek ve geniş olması gerekiyor. Özellikle azınlık basınından gelen eleştiriler olduğunda bu sınırların gittikçe daraldığını gözlemliyoruz.

Siyasiler halkın seçtiği temsilcilerdir ve halka karşı sorumludurlar. Bizim görevimiz de halkı bilgilendirmenin ve haber vermenin yanı sıra onun sesi ve kulağı olmak, kişi ve siyasi makam gözetmeksizin onun adına denetlemektir. Azınlık basınını eleştirirken bu payla hareket etmenin faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Kalın sağlıcakla...

Haberler


Yunanistan, S-300’ü Ermenistan’a mı veriyor?

Ampelokipi’deki patlamayla ilgili bir kişi daha gözaltına alındı

Merkel kitabında Çipras’tan sempatiyle bahsediyor

Gümülcine İdadiye Azınlık İlkokulunda ‘Zeytinin Serüveni’ etkinliği

YTB Başkanı Eren, Atina’da eğitim gören gençlerle bir araya geldi

NATO Genel Sekreteri Rutte Atina’da

YTB Başkanı Abdullah Eren Atina’da resmi temaslarda bulundu

Yunan Silahlı Kuvvetleri için mobil uygulama geliyor

Son ankete göre YDP’deki düşüş devam ediyor

Ketenlik’te KEP bürosu açılacak

Belediye binasına Filistin’e destek pankartı astıran sendika başkanına soruşturma

İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin bina sorununu Belediye Başkanı Kontos’a aktardılar