10-06-2021
İTB davası ve 'Türkofobi'nin ulaştığı boyut
İskeçeli avukat Stergios Yalaoglu, Batı Trakya Türk Azınlığı'yla ilgili Yunan devlet tezini savunan makaleleriyle tanınan bir kişi.
İskeçeli avukat Stergios Yalaoglu, Batı Trakya Türk Azınlığı'yla ilgili Yunan devlet tezini savunan makaleleriyle tanınan bir kişi.
Örneklerine hayli fazla rastladığımız bu tür makalelerde, Batı Trakya Türk Azınlığı'na neden "Türk" denmemesi, neden müftülerin seçimle göreve gelmemesi, isminde "Türk" kelimesi var diye hakkında kapatma kararı verilen veya yenilerinin açılmasına izin verilmeyen azınlık dernekleri hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının neden uygulanmaması gerektiği gibi konuları okuyabilirsiniz.
Hatırlayacaksınız, Aralık ayında yaptığımız ve Yunanistan'da İslamofobi olayını ele alan bir zoom toplantısını da yine sayın Yalaoglu eleştirmiş ve Yunanistan'da İslamofobi'den bahsedilmesinin mümkün olmadığını kendince anlatmaya çalışmıştı.
Birkaç gün önce yayımladığı bir makalede de sayın Yalaoglu, İskeçe Türk Birliği'nin (İTB) Yargıtay'daki davasını ele alıyor. Yargıtay'ın, İTB'nin talebini reddetmesi ve dolayısıyla AİHM kararlarının uygulamamasının "gerekliliği"ni analiz etmeye çalışıyor.
Makalede, oybirliğiyle alınan İTB ve diğer azınlık dernekleri hakkındaki AİHM kararı eleştiriliyor, İTB hakkında kapatma kararı veren Yunanistan'ın ne kadar doğru ve "hukuka uygun" bir iş yaptığı anlatılmaya çalışılıyor.
Estia gazetesinde Manolis Kotakis'in İTB davasıyla ilgili olarak Yargıtay'a "yol gösteren", bir başka deyişle "ayar çeken" ve İTB lehinde alınacak bir karar olasılığı karşısında "sakın ha" uyarısında bulunuyor diye yorumlanabilecek makalesinden sonra sayın Yalaoglu'nun da yazısını okuyunca, bazı çevrelerde bir "telaşın" başladığı izlenimi doğuyor doğal olarak.
İskeçeli hukukçu Yalaoglu son makalesinde, geçen ekim ayında Yargıtay'da (Arios Pagos) görüşülen İTB davasıyla ilgili açıklanması beklenen karar konusunda düşüncelerini paylaşmış. İTB lehine verilecek bir mahkeme kararının "tehlikelerine" dikkat çekmeye çalışmış.
Yargıtay'ın, İTB'nin talebini kabul etmesi ve İTB lehinde karar vermesi halinde bunun ne anlama geleceğini şöyle özetliyor Stergios Yalaoglu:
- Lozan Antlaşması dolaylı yönden ortadan kalkacak.
- Bölgede dini azınlık yerine etnik Türk azınlık yaratılacak.
- Azınlık üyelerinin yabancı bir devletin (Türkiye'nin) vatandaşları olduğu izlenimi doğacak.
- Batı Trakya'da yaşayan Müslüman azınlığın Türk devletinin devamı niteliğinde olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılacak.
- Lozan Antlaşması ihlal edileceği için uluslararası hukuk zarar görecek.
- Bölgedeki sosyal barışın tehdit edildiği imajı oluşabilecek.
Sayın Yalaoglu'nun, Yargıtay'ın İTB lehinde karar verme ihtimalini neredeyse bir "felaket" gibi yansıtması son derece üzücü. Makalede, İTB aleyhine bir kararın, uluslararası hukuk, ülkenin kamu düzeni ve bölgedeki sosyal barışın bir gereği olarak "dayatılması" dikkat çekiyor. Yunanistan'ın da imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni dikkate alarak karar veren AİHM'in, İTB ve diğer azınlık derneklerini haklı bulan kararının eleştirilmesine ve AİHM'in gerçekleri göremeden karar aldığına dair ithamlara aslında söylenebilecek bir söz yok!
Son günlerde yaşananlar, İTB davasında karar aşamasında olan yüksek mahkeme üyelerinin iradesini etkilemeye yönelik girişim değilse nedir?
Görünen o ki, Yunanistan'ı AİHM kararlarını uygulaması için cesaretlendiren ve yönlendiren TÜRKOFOBİ'nin boyutu tahmin ettiğimizin de üzerinde.
Demokrasi ve insan haklarını yok sayan bu anlayışın, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın hakkını - hukukunu yok etmesine izin verilmemesi, vatandaşı olduğumuz devletin asli görevidir. Bu görevi yerine getirecek iradenin olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.