27-05-2021
Stilyanidis azınlıkla ilgili aynı tezi tekrarladı
Stilyanidis, Çavuşoğlu ziyareti öncesinde Estia gazetesinde yayımlanan makalesinde, Türkiye'nin azınlığı araç olarak kullandığını ve Türkleştirmeye çalıştığını iddia etti.
Rodop YDP Milletvekili ve eski eğitim bakanı Evripidis Stilyanidis, Estia gazetesinde yayımlanan makalesinde son günlerde gündem konusu olan Batı Trakya'daki azınlığın kimliğiyle ilgili tartışmalara değindi. Lozan Antlaşması'nın Müslüman azınlık tanımlamasını hatırlatan Stilyanidis, "Türkiye'nin azınlığı araç olarak kullandığı ve azınlığı Türkleştirmeye çalıştığı" tezini tekrarladı.
Türkiye'nin, AİHM'in İskeçe Türk Birliği ile ilgili kararının arkasına saklandığını iddia eden Stilyanidis, Yunanistan'ın bu davada gereken savunmayı yapamadığını ve bunun sonucunda mahkum edildiğini öne sürdü. Rodop Milletvekili Stilyanidis, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Batı Trakya ve Atina ziyareti öncesinde yayımlanan makalesinde, Türkiye'nin azınlığın yeniden tanımlamaya çalıştığını ve hedefin "etnik Türk azınlık" tanımlaması olduğunu savundu.
Makalesinde, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra azınlıkların uluslararası veya ikili anlaşmalarla tanımlanması ve korunmasını öngören uluslararası hukukun oluştuğunu belirten Stilyanidis, bu çerçevenin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "bireysel tanımlama hakkıyla ilgili anlaşma"nın kabul edilmesiyle genişletildiğini ve Yunanistan'ın da söz konusu anlaşmayı imzaladığını ifade etti.
"ULUSLARARASI HUKUK SONRADAN TANIMLAMA HAKKI TANIMIYOR"
Stilyanidis, uluslararası hukukun azınlıklara sonradan tanımlama hakkı tanımadığını iddia ederek, bunun uluslararası barışı tehlikeye atarak milliyetçi hareketleri alevlendirebileceğini, bazı devletlerin veya başka merkezlerin azınlıkları araç olarak kullanabilme ihtimalini doğurabileceğini öne sürdü.
Stilyanidis makalesinde, Batı Trakya'daki azınlığın Lozan Antlaşması'nda "Müslüman azınlık" olarak tanımlandığını ve Türkiye'nin de bunu iki nedenden dolayı kabul ettiğini kaydetti. Stilyandis, bu nedenlerden birinin Türkiye'nin kendi içindeki etnik azınlıklardan çekinmesinin olduğunu ikinci nedenin ise Lozan antlaşmasında etnik azınlıktan bahsedilmesi halinde Batı Trakya'daki azınlık nüfusunun yarıya düşeceğini, azınlığı oluşturan diğer unsurların (Roman ve Pomaklar) azınlığa dahil edilmeyeceğin olduğu tezini savundu. Stilayanidis, Pomak ve Romanların farklı dil, kimlik ve kültürel özelliklerinin olduğunu iddia etti.
"YUNANİSTAN AZINLIK HAKLARINA TAM ANLAMIYLA SAYGI GÖSTERİYOR"
Tükriye ile Yunanistan arasında imzalanan eğitim anlaşmalarından sonra ve 1950 - 60'lardan itibaren Türkiye'nin azınlığı homojenleştirmeye ve Türkleştirmeye çalıştığını savunan Stilyandis, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da gerekli değişiklikleri yaparak, Ahmet Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" kitabında savunduğu politikaları takip ederek bunu uygulamaya devam ettiğini öne sürdü.
Stilyanidis makalesinde, Yunanistan'ın Trakya'da "örnek bir açık ve demokratik toplum" oluşturduğu, dini özgürlükler başta olmak üzere insan ve azınlık haklarına tam anlamıyla saygı gösterdiği tezini bir kez daha tekrarladı. Stilyanidis, dini özgürlükler sayesinde IŞİD benzeri fundamentalist yapıların Trakya'ya girme çabalarının da başarısız olduğunu iddia ederek, zaman zaman yaşanan küçük çapta gerginliklerin de Türk milliyetçisi çevreler tarafından yaratıldığını öne sürdü.
"TÜRKİYE AZINLIÄžI ARAÇ HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR"
Rodop YDP Milletvekili, Türkiye'nin azınlığı "Etnik Türk Azınlık" olarak tanımlayarak, araç haline getirmeye çalıştığını, benzer bir şekilde geçen yıl göçmen sorununu da araç haline getirme teşebbüsünde bulunduğunu ifade etti. Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "İskeçe Türk Birliği" ile ilgili kararının arkasına gizlendiğini öne süren Stilyanidis, Yunan tarafının bu davada gereken savunmayı yapamadığına inandığını ve sonuç olarak örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermediği gerekçesiyle mahkum edildiğini söyledi. Stilyanidis, Yunan adaletinin söz konusu derneği yasaklamasının asıl nedeninin "Türk" tanımlamasının Lozan Antlaşması'yla çelişmesi ve "azınlığın kolektif olarak tanımlanması" için dolaylı olarak kullanılma ihtimalinin olduğunu kaydetti.
Stilyanidis kaleme aldığı makalede, Türk politikasının amacının farklı etnik, dilsel, dini ve kültürel alt grupların asimile edilmesi ve Türkleştirilmesi olduğunu belirterek, bunun bireysel tanımlama hakkı tanıyan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu savundu. Stilyanidis, Türkiye'nin azınlığın yeniden tanımlanmasını sağlamaya çalıştığını, azınlığı "Etnik Türk Azınlık" olarak tanımlamaya çalıştığını, bu durumda Türkiye'nin taleplerinin hukuki temelinin değişeceğini ve "Trakya'da Ortak Yönetim Statüsü"nün talep edebileceğini kaydetti.
"AZINLIK KONUSUNU SÜREKLİ GÜNDEME GETİRİYORLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve özellikle de Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Türkiye ile Yunanistan arasındaki ciddi konuların görüşülmesi söz konusu olduğu durumlarda azınlık konusunu ve AİHM kararlarını dile getirdiklerini belirten Stilyanidis, aynı zamanda yurt dışındaki azınlık kuruluşlarının da Türk diplomasisinin kullandığı argümanları kullanarak konuyu uluslararası kuruluşlar nezdinde dile getirdiklerini ve Yunanistan'ı şikayet ettiklerini iddia etti.
Stilyanidis Estia gazetesindeki yazısında, azınlık konusunun bundan sonra yoğun bir şekilde gündemde olma ihtimali üzerinde durarak, Yunanistan'ın Trakya'da oluşturulan "açık ve demokratik toplumu" etkin şekilde öne çıkarması ve tanıtması gerektiğini dile getirdi. Lozan Antlaşması'nın öngördüğü gibi Müslüman azınlığın üyelerinin bireysel tanımlama hakkını ve ayrıca azınlığın alt gruplarının asimile ve Türkleştirme tehditlerinden korunmasını da ön plana koyması gerektiğini savundu. Stilyanidis ayrıca azınlık içindeki azınlıkların korunmasını, kolektif tanımlama hakkı imkanı vermeyecek bireysel tanımlama hakkının korunmasını öngören hukuki argümanların AİHM içtihatına dahil edilmesine katkı sağlanması gerektiği tezini de ortaya attı.