20-05-2021
Sayın Başbakana sesleniş...
Dün sosyal medyada bir video geldi önümüze. Başbakan sayın Miçotakis gün içinde çalışmasının bir bölümünü azınlığımıza ve özel olarak da İskeçe'ye ayırmış.
Dün sosyal medyada bir video geldi önümüze. Başbakan sayın Miçotakis gün içinde çalışmasının bir bölümünü azınlığımıza ve özel olarak da İskeçe'ye ayırmış. Olayın haberini dünkü haberlerimiz arasında okuyabilirsiniz.
Başbakan Miçotakis, İskeçe'nin dağlık bölgesinde bulunan en büyük köylerden biri olan Paşevik'teki anaokulu öğrencileri, anaokulu öğretmenleri, İskeçe ili İlköğretim Müdürü, Mustafçova Belediye Başkanı, Eğitim Bakanı ve Eğitim Bakan Yardımcısının katılımıyla bir video konferans gerçekleştiriyor. Çocukların, karantina döneminde yazdıkları bir şarkıyı Başbakana okudukları aktarılıyor. Çocuklardan biri Miçotakis'le konuşuyor. Başbakan, çocukların bilgisayar ve projektör taleplerinin derhal karşılanacağı sözünü veriyor.
Başbakanlık basın bürosundan yapılan açıklamada görüşmenin ayrıntılarına yer veriliyor. Başbakanlığın açıklamasında en ilginç nokta ise "Müslüman azınlığa mensup öğrencilerin çok iyi Yunanca bildiği" notu. Miçotakis konuşmasında ve Başbakanlıktan yapılan açıklamada iki noktaya vurgu yapıyor. Başbakan çocukları "Ellinopula" (Yunan çocukları) olarak nitelendirirken, Başbakanlık açıklamasında "Müslüman azınlık" vurgusu yapılıyor. İkincisi ise; yasalar önünde eşitlik politikası vurgusu. Başbakan konuşmasında Belediye Başkanı Rıdvan Delihüseyin'e ve İskeçe İli İlköğretim Müdürüne de seslenerek, azınlığa yönelik "Yasalar Önünde Eşitlik" politikasının devam edeceğini söyledi. Hatta bunun sadece şimdiki hükümetin değil, tüm Yunanistan hükümetlerinin siyasi bir tercihi olduğunu ifade etti. Bu uygulamanın, 1990'ların başında babası olan eski Başbakan Konstantinos Miçotakis tarafından ilan edildiğini söyledi. Miçotakis'in konuşmasında, "Dinlerinden bağımsız olarak bütün Yunan çocuklarına fırsat eşitliği sağlayacaklarını" söylemesi de dikkat çekiyor.
Video konferansta Eğitim Bakanı Paşevik için bir de çocuk parkı istiyor. Başbakan bu talebe hemen cevap vererek "belediyeye yardım etmeye hazırız" diyor.
Toplam 11 dakikalık bir video konferans görüşmesi Başbakanlığın resmi hesabından paylaşılıyor. Videonun ilk saniyelerinde Başbakan Miçotakis, bölgeden bahsederken "Pomak köyleri" (Pomakohoria) nitelendirmesinde bulunmayı da "ihmal" etmiyor. Miçotakis, videonun en başında "Pomak köylerinden Paşevik'te öğretmenlik yapan şu bayan bana bir mektup yazdı" diye söze başlıyor. Sayın başbakan, "Batı Trakya'daki azınlıkla ilgilenen, sorunlarını dinleyen, taleplerini yerine getiren başbakan" imajı çizmeye çalışıyor.
Ancak bunu yaparken de azınlığı üç ayrı kimliğe bölme politikasının ana hatlarından biri olan "Pomak köyleri" nitelendirmesinde bulunuyor. Başbakanlığın paylaştığı videoyu izleyince ilk saniyelerde bunu görebiliyorsunuz. Sayın Miçotakis'in ifadelerini ve video konferansla ilgili olarak Başbakanlık Basın Bürosunun yayımladığı açıklamaya bakınca birkaç nokta göze çarpıyor.
- Müslüman azınlık vurgusu.
- Yasalar önünde eşitlik vurgusu.
- Azınlık mensubu çocuklar için yapılan "Ellinopula" (Yunan çocukları) vurgusu.
- "Pomak köyleri" vurgusu.
Başbakan Miçotakis, "Müslüman azınlık ve yasalar önünde eşitlik" mesajları arasında azınlığı bölme söylemine de bir miktar girmiş. Bir yerlere mesaj gönderircesine "Müslüman azınlık ve yasalar önünde eşitlik" söylemi arasında azınlığı bölme izlerini de bir miktar belli etmiş. Öyle olmasaydı Başbakanlık Basın Bürosu'nun paylaştığı videonun ilk saniyelerinde "Pomak köyleri" diye bir ifadeye yer verilmezdi. Azınlığa kimlik biçercesine "Ellinopula" (Yunan çocukları) ifadesine de, yine mesaj verme kaygısı olmasa yer verilmezdi. "Ellinopula" (Yunan çocukları) ifadesi bir kimlik ifadesidir. Batı Trakya Türk Azınlığı tabii ki Yunanistan vatandaşıdır. Vatandaşlık bağıyla Yunanistan'a bağlıdır. Ancak milli kimlik açısından Türk'tür. Azınlıktan bahsederken; "Yunan çocukları" , "Pomak köyleri", "Müslüman azınlık" gibi ifadelere yer vermek azınlığın "kimliği" açısından tanımlama yapmaktır. "Biz sizi bu şekilde tanımlamak istiyor ve bu şekilde tanımlıyoruz" demektir. "Kendinizi başka bir şekilde tanımlamayın, tanımlayamazsınız" demektir. "Bize rağmen bizim için karar almak" demektir.
Sayın Başbakanın da cümlelerinde kullandığı bu tanımlamalara bakınca büyük bir eksiklik göze çarpmaktadır. Azınlığı gerçek kimliğiyle tanımlamaktan korktukça bu eksiklik var olmaya devam edecektir. Türk kimliğinden ve azınlığı Türk azınlık olarak tanımaktan korktukça, çekindikçe yapılan suni tanımlamalar hep sırıtacaktır!
Sayın Başbakan, inanın ki Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu, ülkemiz Yunanistan için bir tehdit ve tehlike değildir. Tam aksine kültürel bir zenginliktir. Azınlığımızı yani bizleri olduğumuz gibi tanımlamaktan çekinmeyiniz. Zira, icat edilen diğer tüm tanımlamalar havada kalıyor. İnanın ki buna hiç gerek yok.
Gerçi, sayın Başbakanın bu hareketini, yani bir azınlık köyündeki küçük çocuklarla ve belediye başkanıyla video konferans yaparak mesajlar vermesini bizim yerel kamuoyunda "bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?" şeklindeki Türk atasözüyle anlamaya çalışanlar da var. Bunu da vurgulamak gerekir. Hani birkaç gün önce Ramazan Bayramı vesilesiyle bunu yapsa anlaşılacak. Veya video konferansın başında "Pomak köyleri" demeden önce "geçmiş bayramınız kutlu olsun çocuklar" dese de anlayacağız. Ama öyle bir şey yok.
Batı Trakya'da azınlık arasında "Yakında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Atina'ya gelecek. Ziyaret öncesi Türkiye'ye azınlık konusunda mesaj vermek istiyor, o yüzden yapıldı bu video konferans" diyenler var. Ama bu durumda ülkemiz Yunanistan azınlığı bir "araç olarak kullanarak", bir yerlere mesaj vermeye çalışmış oluyor. Gerçekten amaç bu mudur acaba? Kim bilir?
Ben sayın Miçotakis'in bölgemizin sorunlarıyla gerçek ve samimi bir şekilde ilgilendiğine inanmak istiyorum. İnşallah öyledir. Bunu ümit ederek bir azınlık ferdi olarak Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın çözüm bekleyen bazı sorunlarını maddeler halinde yazarak yazıma son vermek istiyorum:
- Hazır eğitimden bahsederken bundan 10 yıl önce azınlığın tüm siyasi ve yerel yöneticilerinin, hatta sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşan 200'ün üzerinde kişinin imzasıyla Eğitim Bakanlığı'na iletilen "Türkçe ve Yunanca eğitim verecek iki dilli azınlık anaokulları talebini" hatırlatmak isterim.
- Azınlık ilkokullarıyla ilgili öğretmen, kitap, encümen yetkileri gibi diğer birçok konu ve sorunla ilgili olarak azınlık kurumlarının talep ve beklentilerini dikkate almanızı beklediğimizi hatırlatmak isterim.
- 1967 Albaylar Cuntası'ndan miras kalan bir sistemle azınlık vakıflarını yönetmeye devam ettiğinizi ve bu alanda yarım asırdan fazla süredir azınlığın talep ve beklentilerini cevapsız bıraktığınızı hatırlatmak isterim.
- Rodop ve İskeçe illerinin Yunanistan'ın en yoksul bölgeleri olduğunu, bu durumun azınlık insanının durumundan kaynaklandığını, bu dramatik durumun değişmesi için hiçbir girişimin yapılmadığını hatırlatmak isterim.
- Azınlık köylerinden son on yıldır yurt dışına büyük bir göç yaşandığını, insanların daha iyi bir yaşam aramak için yurt dışına kaçtığını hatırlatmak isterim.
- Yunanistan'ın işsizlik şampiyonunun Müslüman Türk azınlık köylerinden insanlarımızın olduğunu hatırlatmak isterim.
- Konuştuğunuz çocukların da bulunduğu İskeçe ili dağlık bölgesindeki 20 - 60 yaş arasındaki iki aile reisinden birinin ekmek parasını kazanabilmek için yurt dışında sağlıksız işlerde çalışmak zorunda olduğunu hatırlatmak isterim.
- Her zaman uluslararası hukuktan bahsetmeyi prensip edindiğinizi de dikkate alarak, Türk azınlık dernekleriyle ilgili olarak 13 yıl önce verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Yunanistan tarafından uygulanmadığını bir kez daha hatırlatmak isterim.
- "Bütün çocuklara eşit fırsatlar sunuyoruz" dediniz ya. İskeçe'nin en kalabalık okulu olan İskeçe Azınlık Ortaokul ve Lisesi'ndeki çocuklarımızın çok küçük, eski ve gerekli standartlardan çok ama çok uzak şartlarda eğitim görmek zorunda bırakıldıklarını, bodrum katında küçük, havasız, spor salonu, müzik odası gibi "normal" bir okulda olması gereken şeylerden mahrum bırakıldıklarını hatırlatmak isterim. Hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum ama bu çocukların mahkum edildiği çağ dışı şartlardan kurtarılması için İskeçe azınlık lisesi bina sorununu çözmeden "fırsat eşitliğinden" bahsetmenin "hikaye" anlatmanın ötesine geçemeyeceğini de hatırlatmak isterim sayın Başbakanım....
Daha fazla yorulmamak ve yormamak adına bu uzayan listeyi şimdilik burada noktalıyorum.