Stilyanidis, Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran'ın Batı Trakya ziyaretini Radyo Hronos'a değerlendirdi.

Stilyanidis, Bakan Yardımcısı Kıran'ın gerçekleştirdiği ziyaretin "özel ziyaret" olduğunu hatırlatarak, konuk bakan yardımcısının çok sayıda diplomatik ve kamusal temasta bulunarak bu ziyaretin niteliğini istismar ettiğini iddia etti. Ramazan ayında Türkiyeli yetkililerin bölgeyi ziyaret etmeleri olayına alışkın olduklarını belirten Stilyanidis, Dışişleri Bakanlığı'nın protokol kurallarının uygulanmadığı ziyaretlerin "özel" ziyaret olarak tanımlandığını ifade etti. Yunanistan'ın ziyaret sırasında sorun yaratmadığını ve Trakya'daki misafirperverliğe saygı gösterdiğini, bu tutuma karşı saygı gösterip göstermeme seçeneğini ise konuklara bıraktığını ifade eden Stilyanidis, Kıran tarafından gerçekleştirilen ziyaretin Erdoğan'ın bölge stratejisi çerçevesinde yapıldığını savundu.

"Ankara'da yapılan Dendias - Çavuşoğlu görüşmesinde Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından dile getirilen söylemin devamını görmekteyiz." diye konuşan Stilyanidis, Türkiye'nin Trakya'daki azınlığı "Türk azınlık" olarak nitelendirmeye çalıştığını ifade etti.

Evripidis Stilyanidis şöyle konuştu: "Türkiye'nin dile getirdiği Türk azınlık ısrarının geriye dönük bir düşüncesi de var. Avrupa hukukuna göre milli bir azınlık ile dini bir azınlık farklı şekillerde değerlendiriliyor. Trakya'daki azınlık dini bir azınlıktır. Türkiye bunu Lozan Antlaşması'nı imzalarken kabul etmiştir. İstanbul'daki azınlık da Yunan azınlığıdır. Trakya'daki azınlık sadece Türk kökenlilerden meydana gelmiyordu. Ve bu insanlar Osmanlı devletinin vatandaşlarıydı. Hiçbir zaman Türkiye vatandaşı olmadılar. Türk kökenlilerin dışında Pomaklar ve Romanlar da vardı. Bunların farklı dilleri ve farklı kültürel kimlikleri vardı. Sadece Sünniler de yoktu. Aleviler, Bektaşiler ve İslam içindeki farklı mezhepler de vardı. Azınlığın 'Müslüman' azınlık olarak tanımlanması tüm taraflarca kabul edildi."

Rodop YDP Milletvekili ve eski bakan Stilyanidis, Türkiye'nın dış politikayı kullanarak, kendi çıkarları için Yunanistan'a ve Avrupa'ya baskı uygulamak amacıyla Müslüman azınlığını araç olarak kullandığını iddia etti.

Stilyanidis şunları kaydetti: "Türkiye, diğer azınlık gruplarını Türkleştirerek Yunanistan ve Avrupa'ya baskını ve etkisini arttırabileceğini düşünüyor. Bu taktik on yıllarca devam eden bir taktik. Trakya'da yaşayan Müslüman ve Hristiyanlar olarak tüm dini hakların saygı gösterildiği açık ve örnek bir toplum inşa ettik. Yunanistan, kişisel tanımlamayı öngören uluslararası anlaşmayı imzaladı. Ancak bu azınlıkların kolektif bir şekilde yeniden tanımlanması anlamına gelmiyor. Azınlıklar, anlaşmalarla belirleniyor. Herkes ne olduğunu söylemek ve ifade etmek özgürlüğüne sahiptir. Ancak bu kişisel bir haktır. Bu hakkı Türkiye tanımamaktadır. Gelsinler ve azınlıklarla ilişkileri anlamında bir demokrasinin nasıl işlediğini görsünler ve bundan ders alsınlar. Meclis içinde Kürtlerin kovuşturmasını bıraksınlar, muhalefeti cezaevine atmaya bıraksınlar, İstanbul Anlaşması'ndan çıkmasınlar, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından da eleştirilen insan hakları ihlallerine son versinler. Bizim gizleyeceğimiz hiçbir şey yok. Trakya'nın gizleyeceği hiçbir şey yok. Tam tersine göstereceği başarılar var. Bazı ırkçı gruplar bizleri rahatsız ettiklerinde de barış ve uyum içinde birlikte yaşamayı ve sonuç alabilmeyi de başarabiliyoruz."